Balık Sırtı Yaşamlar-1(Gelibolu/Ece limanı Balıkçıları)

Uzun yıllardır hep Hemingway’in balıkçılarına öykünürdüm. Ne zaman deniz gelse aklıma,  gözümün önüne hep duvarlarda kurutulmuş deniz ürünleri, tavanlardan sarkan ağlar, basit yaşamlar, derme çatma malzemelerden yapılmış balıkçı kulübeleri vb. gelirdi. Çanakkale’ye geldiğim günlerden itibaren hep böyle bir çalışma yapacak mekan aradı durdu gözlerim. Sonunda bir dostumun tavsiyesiyle buldum Ece Limanı’ nı. İlk fırsatta alet edavatı ve çadırımı toplayıp yola koyuldum. Bana orayı tavsiye eden arkadaşımın bir yakını beni oraya götürebileceğini belirtti. Çünkü orayı herkesin bulamıyacağını ve kendi arabamla gitmemin bozuk yollardan dolayı riskli olacağını söyledi. Nereden bilirdim beni götüren kişinin Ece Koy’daki balıkçılarla küs olabileceğini.Beni Ece Koy’un ortasında bırakıverdi elimde eşyalarımla.”Abi Ece Koy burası, ben bu adamlarla konuşmuyorum.Gerisini sen halledersin” deyiverdi. Birazdan aşağıda göreceğiniz köyün ortasında ben ve bana bakan tanımadığım onlarca yüz. Sonunda kendime gelip birilerine seslendiğimi hatırlıyorum. ” Merhaba ben sizlerle bir fotoğraf çalışması yapmak için geldim buraya. Bana çadır kurabileceğim bir yer gösterebilirmisiniz?” İlk şaşkınlığını atan yüzlerden birisi ” Abi burada biz varken çadırda kalınır mı?” dedi. Eğer benim için bir mahsuru yoksa boş olan balıkçı barınaklarından birisine yerleşebileceğimi söyledi bana. Böyle bir teklife havada atladım tabiki.

Sonraki bir iki gün etrafı, insanları, yaptıkları işleri tanımaya çalıştım. Boynuma astığım fotoğraf makinemle tek bir kare çekmedim. Onlar adeta beni ve makinemi unutuncaya kadar sürdü bu. Günlük işlerinde yardım ettim onlara. Şakalarına karıştım. Kavgalarını , sohbetlerini izledim bir süre. Kimde çay varsa,  kimde yemek yapılmışsa gizlice öğrenip,  bende baskınlar yaptım, kuruldum sofralara, onlar gibi. Sonrasında gerisi kendiliğinden geliverdi işte. Yaklaşık yirmi gün kaldım onlarla birlikte. Geride hala devam eden güzel dostluklar ve anılar kaldı . Yediğim balığı her zerresine kadar ziyan etmeden yiyorum şimdilerde. O balığın soframa gelene kadar ki emek sürecini biliyorum çünkü. Çalışmaya giderken,  filmlerdeki gibi her gün rakı-balık yapacağımı düşünüyordum. Oysa oradaki insanların yakaladığı her balığın ailesinin bütçesini oluşturacağını öğrendim. Yakalanan her balık başına alınan ücret onlar için o kadar önemliydi ki; ellerinden gelse hiç balık yemeyeceklerdi. Ağlardan geriye kalan , yıpranmış balıklar toplanıp, ayıklanıyor,içerisinde satılamayacak kadar defolu olanlar toplanıp ( o da o gün balık varsa) akşam soframıza geliyordu.

Limana 7 km. uzaklıktaki Beştepe Köyün’e 600 yıl önce Balıkesir’in Dursunbey ilçesinden gelmişler. O zamandan beri balıkçılık ve tarla işleriyle uğraştıklarını öğrendim. Osmanlı zamanında Rumlardan öğrenmişler balıkçılığı. O zamandan beri ata yadigari olarak sürdürüyorlarmış bu işi.Çoğu zaman yukarıya köye gitmedikleri oluyor. O yüzden yasak araziye kurdukları derme çatma ahşap korunakları evleri gibi olmuş neredeyse.Kadın erkek birlikte çalışıyorlar.Ama kadınlar aynı zamanda hem balığa çıkıyor, hem tarlada çalışıyor hemde ev işlerini yapıyorlar.

Eylül ayında gittiğim için bölgede henüz balık akını başlamamıştı. Kimi teknesini az sonra başlayacak balık akınlarına hazırlıyor kimiyse ağlarını tamir ediyordu. Sekiz metrelik teknelerin burun kısmının altında iki küçük cam pencereden izliyorlar balık sürülerini. Tekneye bir kişi yüzükoyun uzanıyor, camlardan denizi izliyor.Lüfer gerçek beklentileriydi. Çünkü doyurucu para onula geliyormuş. Lüfer sürüsü liderini takip ettiğinden dolayı pencereden bakan kişi lideri bekleyip geldiği anda dümendeki diğer kişiye yön veriyor.Ağlar sürünün etrafına çevrilip, çekiliyormuş. Koydaki hareketliliği akın zamanı dışında yürütülen dalyancılık sağlıyordu. Günde iki kez teknelere binilip açıkta konuşlanmış dalyanlar kontrol ediliyor.Ağlara takılan balıklar toplanıyordu. Her sabah erkenden gelen kamyonetlere yükleniyordu kasalar.Köyde yaşayan bir kaç çocukta babalarını her daim izleyerek öğreniyorlar bu işi. Günleri kah teknelerin arasında oynayarak, kah bisiklete binmekle geçiyordu. 2004 Eylül’ünde yaptığım bu çalışmayı tamamen filmle yaptım. Bine yakın karenin hepsini sizlere izletmeme olanak yok. O yüzden seçtiğim bir kaç kareyle anlattıklarımı sizlere göstermeyi nasıl beceririm bilmiyorum.

Balık Sırtı Yaşamlar-1(Gelibolu/Ece limanı Balıkçıları)’ için 8 yanıt

  1. ben buna mükemmel derim zaten oralarda yaşamak için hazırlıktayım da işimi evimi ve ayrılma arifesindeki eşimide yenifoçada bırakarak

Yorum bırakın